30 Eylül, 2016

Zeus'un Dağında Yemyeşil Bir Köy Yeşilyurt

Mitolojide “Bin Pınarlı İda olarak adı geçen Kaz dağları, tertemiz bünyesinden fışkıran o berrak pınarlarını bugün hala, Ege Denizine akıtmaya devam ediyor. Egeli Ozan 'Homeros’ un  İlyada isimli destanında sözünü ettiği İDA, tarih öncesi çağlardan bu yana birçok insanın yerleşimine beşik olmuş. Troyolar, Hititler, Lidyalılar, Selçuklular ve Osmanlılara kadar ev sahipliği yapan ida, bereketli doğası ile misafirlerini doyurmuş ve mutlu etmiş. Bugün halen Kaz Dağlarının bazı noktalarında adı geçen uygarlıkların izlerine rastlaya biliyoruz.
Kaz Dağları namı diğer İda dağı; Baştanrı Zeus'un Ganimedesi kaçırdığı yer. Kaz Dağları, sahil kasabaları kadar eteklerindeki yemyeşil köyleriyle de görülmeyi hak ediyor. Önceleri İda Dağı olarak anılan dağlara Kaz Dağları denmeye göçebe Türker’in bölgeye gelişiyle başlanmış. Yörük kültüründe önemli yeri olan kaz, İda Dağları'na yeni adını vermiş. Oksijen deposu Kaz dağları, bu özelliğiyle tüm dünyada Alper'den sonra ikinci sırada yer alıyor. Çanakkale'ye bağlı bu şahane yerlerin sahil kesiminde bulunan Assos, Altınoluk ve Akçay'ı görme şansım olmuştu fakat Kaz Dağlarını ve köylerini bugüne kadar ziyaret etmemiştim. Geçen hafta sonu bir grup arkadaşımızla birlikte Kaz Dağları'nın Yeşilyurt köyü ve çevresini gezmek için İstanbul'dan düştük yollara.
Yeşilyurt Köyü 
Kaz Dağları'nın yemyeşil ağaçların içinde bulunan ve özgün mimarisinin restore edilen evlerle korunduğu ve günümüze ulaştırıldığı Yeşilyurt, Kaz Dağları’nın en güzel köylerinden. Tanrılar tarafından kutsanmış anıt ağaçlarla süslü bir dağın eteklerinde bulunan köy, İda Dağının göbeğinde zeytin ve çam ağaçları ile çevrili. Gerçekten kurtarılmış bir bölge gibi korunmaya devam ediyor. Yüzyılların birikiminin oluşturduğu taş işçiliğinin örnekleri köydeki mevcut binalarda hala görülebiliyor. Yeşilyurt Köyü, son yıllarda büyük şehirlerden kaçıp da stressiz ve rahat bir yaşam arayanların sığınaklarından biri olmuş, Edremit Körfez'inde. Hem köyde hem de civarda bulunan diğer yerleşim yerlerinde, çok sayıda ev yeniden elden geçirilerek restore edilmiş. Burada yaşan halk bu ilgiyi görerek, birbirinden güzel tesisler yaparak hizmete sunmuşlar.Yeşilyurt Köyü’nün eski adı Büyük Çetmi olarak biliniyor. Bu bölgenin dünyada oksijen oranı en yüksek ikinci yer olduğu tespit edilmiş. Yeşilyurt Köyü, mitolojide “İlk Güzellik Kraliçesi Yarışması’nın yapıldığı dağ olarak da geçer. Yunan mitolojisinde Tanrıçalar Hera, Afrodit ve Athena’nın katıldıkları güzellik yarışmasının yapıldığı yer olarak adı geçen İda Dağı, günümüzde Kaz Dağı olarak billinir. Dağ ile ilgili söylenceler bununla da kalmaz. Mitolojiye göre Zeus burada doğmuş, Tanrılar Truva Savaşı’nı buradan izlemişler ve Aşk ile Güzellik Tanrıçası Afrodit ilk kez burada âşık olmuş. 


 Gezilecek Yerler 
Yeşilin ve mavinin korunduğu bu güzel köyde, öncelikle çevreyi keşfetmek ve yürüyüşle başlamak gerek. İlk önce öğle yemeğimizi yemek için yöresel yemeklerinde olduğu bir restoran aradık. Köy meydanında bir çok güze yöresel yemekler yapan  restoran bulunuyor. Biz Han cafe'de yemeğimizi yemeğe karar verdik. Buarada sağlıklı zeytinyağlı yemeklerin olduğu bununla birlikte, yöresel yemeklerinde mantı, manlama, çetmi tatlısı gibi buraya ait olan tatları denemek istedik .Kimimiz zeytinyağlı tabağı, kimimiz manlama ve mantı tercih etti. 

Köyü gezmek için en ideal başlangıç yeri köyün tam meydanı. Meydanda bulunan camiden sağ yukarıya doğru çıkıldığında daracık taş sokaklar içerisinde birbirinden güzel yapılar ve kafeler bulunuyor. Köy bugün geçim kaynağı büyük ölçüde zeytincilikten sağlıyor. Yeşilyurt'u ziyaret ettiğinizde zeytinler kadar köylülerin yaptığı testi peynirlerinden ve sepet peynirinden tadın. 
Köyden Kente Teknoloji Müzesi 
Benim gibi her gittiği yerde müze gezmesini seven birisiyseniz, burada da müzeden yana şanlısınız. Karye Müze Otel'in giriş katında bulunan ve içinde hoş bir zaman yolculuğu yapmaya imkan veren Köyden Kente Teknoloji Müzesi'nde Osmanlı'dan çeşitli ülke ve medeniyetlerden parçalar, yaşamı kolaylaştıran objelerin gelişimi ve teknolojik süreci sergileniyor. 18.yüzyıldan günümüze kadar gelmiş 500 kadar etnografik parça bulunuyor. 























Nerede Kalınır? 
Yeşilyurt Köyüne geldiğimizde nerede kalabiliriz diye düşünüyorsanız, köyde kalabileceğiniz birbirinden güzel tesisler bulunuyor. Bir zamanlar Rum taş ustaları günümüzde belki artık yok. Fakat taş evler de günümüzde buranın vazgeçilmez mimarisi olmuş. Bu nedenle hem taş işçilikleriyle hem de sunduğu hizmetlerle, Yeşilyurt Köyü'nde kalabileceğiniz birçok Otel bulunuyor. 

Ben Yeşilyurt Köyü'nde iki günlük tatilim botunca İda Taş Konak Otel'de kaldım. Ege Denizi'ni gören bölümünde,önü açık bir nokta yer alıyor. Edremit Körfezi’nin muhteşem manzarasına tanık olunan, çam, çınar ve nar ağaçlarıyla çevrili Yeşilyurt Köyü’nde bulunan İda Taş Konak, sakin, sessiz, huzurlu ve konforlu bir konaklama olanağı sağlıyor. enfes çim kokulu ormanın tam kalbine kurulmuş harika bir taş konak. Zeus'un dağında doğanın kucağına düştüğümü odama yerleştikten sonra daha iyi anladım. Çünkü odamın balkonuna çıktığımda karşımda yeşilin ve mavinin verdiği huzurunu ve mutluluğunu tekrar hatırlamış oldum. İda Taş Konak, Yeşilyurt Köyü'nün dokusu ile uyan meşhur taş evlerinden oluşan bir butik otel. 18 standart oda ve 8 suit odası bulunuyor. Odalar oldukça geniş. Benim kaldığım standart oda diğer otellerde sanırım suit olarak veriliyordu. Otelde ayrıca bir spa bölümü bulunuyor. 




















Otel oda kahvaltı ya da oda kahvaltı ve akşam yemeği olarak hizmet veriyor. Akşam yemeğimiz oldukça mükellefti. Özellikle mezeleri gayet başarılıydı . Benim yediğim Levrek balığının sunumu çok ilginçti ve daha önceden böyle bir sunum görmemiştim. En çok keyif aldığım ise sabah otelin bahçesinde eşsiz manzarada gerçekleştirdiğimiz kahvaltı oldu. Kahvaltıda köyün bütün yöresel ürünleri vardı ve her şeyimiz organikti diyebilirim. İda Taş Konak Otel'in fiyatı ise bu aylarda diğer sezon dönemine göre oldukça uygun. Hafta sonunda iki kişi gecelik 270 TL'ye oda kahvaltı ile kalabiliyorsunuz. Eğer yarım pansiyon olarak kalmak isterseniz gecelik fiyatı 360 TL. Fiyatlarını güncel olarak öğrenmek isterseniz Jollytur'un sayfasından inceleyebilirsiniz. 





























Adatepe Köyü, Otelimizin konumu , diğer çevre köyleri gezmemiz için de bize olanak sundum. Sabah erkenden kalkıp ilk görmek istediğimiz yer Adatepe Köyü oldu. Adatepe Köyü varınca ilk önce Dutdibi Kahvesinde kahvemizi içmek oldu.


Bu köyde, ilk dikkatimi çeken şey, yine Yeşilyurt Köyü gibi taş evlerden oluşmasıydı. Ancak burada yaşayanların neredeyse tamamı dışarıdan gelenlermiş.  Köy, yüksek duvarlardan oluşan taş evleri ve serin gölgeli sokaklarıyla Kaz Dağları'nın eteklerinde, kurulu huzurlu bir köy görünümünde. Adatepe, Edremit Körfezi ‘nin kuzey ucunda, deniz seviyesinden 280 metre yükseklikte ve tatil merkezlerine oldukça yakın bir bölgede. Kaz Dağları ve Edremit Körfezi manzarasına hâkim bir konumda bulunan Adatepe, SİT alanı içinde bulunduğundan Türkiye'nin en iyi korunmuş köylerinden. Göz kirliliğine sebep olur diye binalarda klima ünitesine bile izin verilmiyor. Burası adeta kurtarılmış bir bölge, çoğu Rumlardan kalan 550 evin büyük bir kısmı restore edilmiş.
Adeta bir açık hava müzesi gibi olan köyün girişinde Zeus Altarı'nı göreceksiniz. 750 metrelik yolu yürüdüğünüzde olağanüstü bir manzaraya sahip bir tepede kendinizi dünyanın hâkimi gibi hissedeceksiniz. Zeus Altarı'nın çok ilginç bir hikayesi varmış. Homeros, İlyada Destanında Tanrıların İda Dağında yaşadıklarından ve Troia (Truva) Savaşını buradan izleyip yönettiklerinden söz eder. Tanrılar Tanrısı Zeus’un da burada yaşadığı ve savaşı izleyip yönettiği yine bu destanda yer alır. Bölgede çalışma yapan araştırmacılar da bu yüksek, denize ve Edremit körfezine hakim bir tepe üzerine inşa edilen mekanın baş tanrı Zeus’a ait olduğunu düşünmüşler. Dede Tepe üzerinde bulunan Zeus Altarı olarak tanımlanan alan, kaya kütlesinin işlenmesiyle oluşturulmuş. Bu kaya kütlesine kayaya oyuk basamaklardan oluşan merdiven ile çıkılıyor. 


Zeus Altarın'dan sonra ki Mıhlıçay. Burası şehirden gelip de doğayı, yürüyüş yaparak tanımak isteyenler için ideal yerlerin başında geliyor. Küçükkuyu’dan Altınoluk’a giderken Çay Pazarı, Selton tesislerini göreceksiniz. Kaz dağlarına trekking yapmak istiyorsanız eğer, bu nokta çıkış noktanız olacak. Yürüyüş rotası, Mıhlıçay çayının çevresini kapsıyor. Trekking için, bölgede kaldığınız otel yetkililerinden yardım isterseniz, size her türlü yardımı yapabilirler. Rotanızda yıkık değirmen yer alıyor. Bir de Mıhlıçay’ı geçen kemerli tek köprü var. Geçmişi Romalılar’a kadar uzanıyor. Çevresinde hemen her türlü ağacı ve incir, ayva, gibi meyve ağaçlarını bulabilirsiniz. 


5 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı olmuş, ellerine sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Fatoş :)) senin gibi iyi bir seyahat yazarından bunu duymak mutlu etti beni. Senin kadar olamasam da anlatmaya çalıştım.

      Sil
  3. Adatepe'yi duymuştum gitmiştim ancak burayı duymamıştım. Oldukça da yakınmış. Doğa oldukça bakir ve güzel gözüküyor. Fotoğraflar da çok güzel olmuş. Eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim :) Burası İstanbul'a yaklaşık 4.5 saatlik uzaklıkta doğası harika yerler. En yakın zamanda gidip görmeni isterim açıkçası. Eminim çok güzel fotoğraflar çekersin.

      Sil