'' Pont Neuf Köprüsü’nde âşık olur, Saint Germain kahvelerinde ayrılırız. Bir Noel gecesini sevdiğimizle birlikte, yağmur kar ya da soğuya karşın Paris sokaklarında geçirmeyi hayal ederiz. Gelecek yılbaşı mutlaka Paris'e gitmeyi kurarız. Ağustos ayı da olabilir, razıyızdır''. Herkesin bir nedeni var elbette Paris'i sevmek için. Gez geze bildiğin kadar, sev sevebildiğince bitmez. Sinemacıların Paris'i vardır ; Truffaut'nun, Bertolucci'nin ve Jean Luc Godard'ın. Yazarların Paris'i deyince ilk aklıma gelenler, romantizmin dehası Victor Hugo, acımasız gerekçi Emile Zola'nın . Ve tabiyi ki ressamlar, Cezanne'nin,Monet'nin, Manet'nin ve herkesten öte Toulouse Lautrec'in.
Paris’e seyahate giderken yapılacakların listesi bellidir; Eiffel Kulesi ve Notre Dame’ı görmek, Louvre Müzesi’ni ziyaret etmek, Sacré-Coeur’de bir sanatçıya karikatürünü çizdirmek, Latin mahallesinde café’lerin tadını çıkararak salınırken sokaklarında kaybolmak vardır. Ayn zamanda bir müzeler kentidir Paris. Müzeler denince en başta Paris'in kahramanı Louvre Müzesi aklımıza gelir. Ancak onun dışında hepsi birbirinden değerli birçok müzeyi içinde barındırır. Müzecilik anlayışının en uç örneklerinden, eski gar binası olan Orsay Müzesine( Orse Müzesi ) mutlaka zaman ayrılmalı.
Paris’e seyahate giderken yapılacakların listesi bellidir; Eiffel Kulesi ve Notre Dame’ı görmek, Louvre Müzesi’ni ziyaret etmek, Sacré-Coeur’de bir sanatçıya karikatürünü çizdirmek, Latin mahallesinde café’lerin tadını çıkararak salınırken sokaklarında kaybolmak vardır. Ayn zamanda bir müzeler kentidir Paris. Müzeler denince en başta Paris'in kahramanı Louvre Müzesi aklımıza gelir. Ancak onun dışında hepsi birbirinden değerli birçok müzeyi içinde barındırır. Müzecilik anlayışının en uç örneklerinden, eski gar binası olan Orsay Müzesine( Orse Müzesi ) mutlaka zaman ayrılmalı.
Paris'in en ünlü müzesi olarak bildiğimiz Louvre Müzesi kadar önemli ve değerli olan bir diğer müzesi Orsay Müzesi ( Orse Müzesi ). Seine Nehri'nin sol yanında bulunan özellikle akşamları ışıl ışıl gözüken Orsay Müzesi zamanında Gare d'Orleans adında önemli bir tren garıymış. Paris için, güneydoğuya kalkan bütün trenlerin ilk ve son hareket noktasıymış. Daha sonraları tren garını iptal eski bir tren garından müzeye dönüştürülmüş. Musee d'Orsay, klasik sanatın sergilendiği Louvre ve 1950'lerden sonraki sanatın mekânı olan Paris Güzel Sanatlar Müzesi Beaubourg'un arasında, Batı sanatının kronolojik sıralamasını tamamlayan bir rol üstlenmiş. Orsay Müzesinde 19. yüzyıl ortalarından 20. yüzyıl yarısına dek süregelen sanat ekolleri örneklerini görebiliyoruz. 1848-1917 arası uzanan zaman diliminde üretilen Fransız resminin başyapıtları ve aynı zaman dilimini kuşatan dünya sanatı örneklerinden bir kesit müzede 1986'dan bu yana sergileniyor. Müzede İzlenimci ve İzlenimcilik sonrası sanat ekolünden 827 resim yer alıyor.
Orsay Müzesinin Tarihi
Eski adıyla Palais Orsay olan antik müze binası, Paris komünü sırasında büyük bir yangın geçirerek 30 yıl boyunca kendi haline bırakılmış. 1900'lerde Fransız Hükumeti bu yıkıntıları bir tren garına dönüştürme kararı almış. Bütünüyle demir malzeme kullanılarak yapılan tren garının ön cephesi Mimar Victor Laloux tarafından taş bir cepheye dönüştürülerek ilginç bir dış cephe uyarlaması yapılmış. Orsay Garı'nın 14 Temmuz 1900'de açılışı yapılmış. Gar kırk yıl boyunca Güneybatı Fransa'ya giden yolun başlangıç noktası olur. Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing gar binasını uluslararası bir müzeye dönüştürme kararını 1978'de alır. Orsay Müzesi binası konum olarak da ilginç bir yerde bulunur. Seine Nehri'nin karşı kıyısında, Louvre Müzesi Grand-Palais komşu müzeler olarak Orsay Müzesi ile aynı bölge dedirler. Orsay Müzesi'nin kuruluş aşamasında, sanat ortamında yeni bir misyon edineceği çok açık bir biçimde hissedilir. Böylece Louvre Müzesi ve Beaubourg Güzel Sanatlar Müzesi arasında Orsay tarihi mihenk taşı rolünü üstlenir. Louvre'da bulunan 19. yüzyıl sanatı örnekleri ve Modern Sanatlar Müzesi'nde bulunan Fransa ulusal modern sanat koleksiyonu Orsay'a taşınarak müzeler arasında kronolojik bir düzenleme yapılır. Modernizm süreçlerinde yer alan ve Fovizm ile başlayan ekollerin tüm örnekleri buraya teslim edilir.
Orsay Müzesi Nasıl Gezilmeli?
Orsay Müzesinin giriş katı 1848-1880 arası resim sanatı örneklerine ayrılmış. Bu bölümde İzlenimciler ve dünya sanatı İzlenimci ekol örnekleri bulunuyor. Giriş katının sağ bölümündeki galerilerde Ingres ve Delecroix gibi öncü sanatçıların geç dönem yapıtları akademik resim örnekleri olarak sunulur. Girişin sol tarafındaki galerilerde akademik resim geleneğinin reddedilmesini temel alan yapıtlarıyla Barbizon Okulu’nun kır manzaraları sergileniyor. Ayrıca ünlü ustalardan Jean-Baptiste, Camille Corot, Charles Daubigny, Theodore Rousseau ve Millet bu bölümde yer alırlar. Gerçekçilik akımının en büyük ustası, hiciv yazarı Honore Daumier'nin kendi çağdaşları olan siyasetçileri ve parlamento üyelerini insafsızca karikatürize eden, kilden yaptığı yirmi altı adet renkli büst çalışması yine bu bölümde sergileniyor
Ayrıca 1865'te yapılan ve skandala neden olan Edouard Manet'nin ünlü "Olimpia"sı ve Gustave Courbet, Monet, Degas, Frederic Bazille'in yapıtlarına yine bu bölümde rastlarız. Müzenin merkez koridoru ise Neo-klasik tarzda 19. yüzyıl heykel sanatı örneklerine ayrılmış. Bu koridorda bulunan en ilginç çalışma Jean Baptiste Carpeaux'nun opera binası Garnier'nin cephesi için hazırlanan ve bir zamanlar halkın ahlaki değerlerine bir saldırı olarak yorumlanan "Dans" adlı eseridir. Ana koridorda Eugene Guillaume'un “Gracchi” anıtı, Edgar Degas'ın ünlü "On Dördündeki Dansçı' heykeli ve Rodin heykel grubu içinde sevgilisi Camille Claudel'in ölümünün haşin bir alegorisi olarak yorumlanan “Olgunluk” adlı heykel bulunur. Orsay Müzesinin orta katındaki galerilerde III. İmparatorluk Dönemi’ne ait anıtsal süslemeler, dekoratif sanatlara ait objeler, Rodin'in, Dante'nin ünlü yapıtından yola çıkarak yaptığı "Cehennem Kapıları" ve sanatçının geniş bir yapıtlar dizisi bulunuyor. Güney odalarındaysa Nabi'lerin yapıtları, Pierre Bonnard, Edouard Vuillard ve Maurice Denis gibi ressamların eserleri bizi karşılar. Bu katta ayrıca Art-Nouveau akımının mobilyadan vitraya kadar yer alan her alandaki tasarımları sergileniyor. |
Üçüncü ve üst kata, yürüyen merdivenler aracılığıyla ulaştığımızda 1874-1886 zaman diliminde sanatçıların yaratmış olduğu ve yeni üslup denemelerine giriştiği devrimci estetiğin örnekleri karşılar bizi. Bu kattaki ilk galeride Manet'nin 1863'te ilk kez sergilediği “Kırda Yemek” adlı sansasyonel yapıtın yer aldığı Moreau Nelaton özel koleksiyonu sergilenmektedir. Daha sonraki odalar Manet'nin diğer yapıtlarına, James Whistler'in eserlerine, İzlenimciliğin yükseliş döneminden Degas'ın "Mavi Balerin"i, Monet'nin "St Lazare Garı”na ve diğer İzlenimci eserlere ayrılmıştır. Dr Gachet'nin Koleksiyonu’na ayrılan odada Paul Cezanne'nın yapıtları yer alır. Diğer yan galerilerde Gauguin, Odilon Redon ve Paul Signac'ın eserleri sergilenmektedir. Orsay Müzesi'ndeki eserlerin bir bölümü hediye ve miras yoluyla elde edilmiş. Etienne Moreau-Nelaton Manet'nin erken dönem çalışmalarını, Antonin Personnaz ve banker Isaac de Camondo İzlenimcilerin başyapıtlarını müzeye hediye ederek koleksiyonlarını zenginleştirmiş. Bu koleksiyonlarda Renoir, Degas ve Monet'nin "Katedral Serisi" gibi eşsiz eserler bulunmaktaydı. Müzeye, Jacques Doucet bir Rousseau. Dr Gachet bir Van Gogh portresi, Pellerin ailesi çok güzel bir Cezanne ve John Quinn olağanüstü bir Seurat hibe etmiş.
Orsay Müzesi'nin tarihsel dönüm noktası olarak yorumladığı sanatçıları arasında Ingres Delacroix ve Chasserian, Fransa'nın gözde sanatçıları olarak müzede yer alırlar. Orsay'ın gurur kaynağı sayılan eserler içinde; Jean Auguste Dominique Ingres'in "Montauban", "Kaynak", "Venüs at Paphos", "Jupiter ve Antilope" gibi ünlü eserleri, Eugene Delacroix 'nın "Ahırda Kavga Eden Arap Atları", "Kaplan Avı” tabloları, Theodore Chasserian'ın "Samana" adlı ünlü yapıtı, Alexandre Cabanel'in "Venüs'ün Doğuşu" ve Jean Leon Gerome'un "Gece", "Yunan Enteriyörü", William Bouguerean'ın ünlü "Venüs’ün Doğuşu" ve Jules-Elie Delaunay'ın "Diana"sı çarpıcı tablolar arasında yer alıyor. Orsay Müzesi'nin en önemli sanatçılarından birisi de Pierre Puvis de Chavannes'dır. Anıtsal eserleriyle izleyiciyi şaşırtan artistin en ilgi gören resmi "Yaz" adlı çalışmasıdır. Müzenin 1873 tarihli salonunda sergilenen bu epik karakterli panoramik resim aynı zamanda arkaik bir yapıya sahip. Resimden izleyiciye yansıyan büyüleyici havanın arka planında dinsel imajlar gizlidir. Bunun yanı sıra "Deniz Kenarında Genç Kız", "Rüya", “Umut”, “Fakir Balıkçı” gibi çalışmalar müzenin gurur kaynağı.
Claude Monet'nin erken döneme ait en tipik eseri "Sainte-Adresse'te Çiçekleri Açan Bahçe" adlı tablosudur. Sanatçının müzede her iki döneme ait yirmi adet çalışması bulunuyor. Olgunluk dönemine ait en çarpıcı tablosu ise "Gare Saint-Lazare" adını taşır. Müzede Claude Monet’nin geç dönem çalışmaları içinde on yedi eseri sunuluyor. "Rouen Katedrali” serisi ve "Su Nilüferleri" serisi bu dönem eserleri içinde yer alır. Yine "Yüzenler" ve "Limoges" adlı ünlü tablolar sanatçının olgunluk dönemine ait.
Claude Monet'nin en ünlü tablolardan birisi olan ' The Woman with A Parasol 1886'. Şemsiyeli Kadın olarak da bilinen tablodaki model, Monet’in ikinci eşi Alice’nin ilk evliliğinden olan kızı Suzanne. Daha sonraki yıllarda Amerikalı ressam Theodore Earl Butler ile üvey kızı Suzanne Hoschede’nin evliliğine Monet itiraz eder. Fakat Butler ailesinin zenginliği öğrendikten sonra yumuşar. Düğünlerini de tablosunda ölümsüzleştirmiştir.
İzlenimci akımının en önemli sanatçılarından Pierre Auguste Renoir 1870'den sonra İzlenimci sanatın başyapıtlarını üretmiştir. Portreler, manzaralar, kır hayatı, burjuva sınıfı kadınları gibi temalar sanatçının gözde konuları arasında yer alıyor. Batı resminde sanat tarihçilerinin bir dönüm noktası olarak kabul ettikleri Paul Cezanne'nın erken dönem eserleri içinde en ilginç olanı sanatçının 31 yaşındayken yaptığı "Idyll” adlı tablodur. Otobiyografik bir mesaj içeren bu eser erotizmin ve ilk gençlik yıllarının cinsel fantezilerini örterek verir. Bunun dışında sanatçıya ait erken dönem çalışmalarından yedi adet resim müzede mükemmel bir biçimde temsil edilir. Paul Cezanne'ın Orsay Müzesi'nde yirmi üç tablosu sergilenmektedir. İzlenimci ressamlardan Alfred Sisley'in yedi yağlıboya tablosu, Camille Pissaro'nun on üç eseri, Gustave Caillebotte'nin en ilgi çekici tablosu olarak yorumlanan "The Floor Scrapers" adlı çalışması dışında sanatçının üç tablosu daha yer alıyor.
Edgar Degas'nın erken dönem çalışmaları müzenin hazineleridir. Kendi portreleri, aile portreleri ve sanatçının antik ve tarihsel temaları konu aldığı erken dönem çalışmaları içinde "Semiramis Building Babylon" adlı eseri şaşırtıcıdır. Degas'ya ait bu dönemden on iki tablo müzede sergilenmektedir. Sanatçının 1870 sonrası olgunluk dönemi çalışmalarından yirmi bir eser bulunmaktadır. Degas'ın "Ütü Yapan Kadın" adlı ünlü çalışması ifadeci stilde yapılmış ilginç eserlerinden biridir. "Banyo Küvet," ve "Ayağını Silen Çıplak" sanatçının çekici yorumlarıdır. Bu eserler Paris'te ilk kez sanat izleyicisinin önüne çıktıklarında provoke edici özellikleriyle dikkat çekmişlerdi.
14 yaşındaki küçük dansçı heykeli, Edgar Degas’ın belki de en çok konuşulan eseri. Kimileri heykelin maymuna benzediğini söylemiş. Heykelin beğenilmemesinde, o dönemde sanatseverlerin koyu renk bronzdan ya da beyaz mermerden heykellere alışık olmasının da etkisi olmuştur. Balmumundan yaptığı figüre, gerçek bir tütü ve bale papuçları giydirmesi, at kılından yapılmış bir peruk ve saten bir kurdele takması şaşkınlıkla karşılansa da daha sonraki yıllarda kübist, sürrealist ve geç dönem 20. yüzyıl sanatçıları heykelin bu özelliğinden etkilenmişlerdir. Heykelde modellik yapan bale öğrencisi Marie Genevieve van Goethem’dir.
Müzede Sembolist ekolün en iyi temsilcisi Odilon Redon'nun en ünlü yapıtı "Kapalı Gözlerle" dışında on altı eseri sergilenmektedir. Bunun dışında Fransız sembolistlerinden Eugene Carriere yedi eserle, Louis Welden Hawkins, Henri Martin, Joseph Granie, Lucien Levy-Dhurmer, Edmond Aman, Alexandre Sean, Alphonse Osbert bulunmaktadır. Fransa dışı Avrupalı sembolistler ise Jean Desville ünlü eseri "Eflatun Ekolü" ile Fernand Khnopff, Leon Frederic, Sir Edward Burne, Viterlov Karel, Masek, Edvard Munch, August Strindberg, Gustav Klimt, Arnold Böcklin, Ferdinand Hodler en iyi temsilcilerdir.
Emile Bernard sekiz eserle, Paul Serusier sekiz eserle, Maurice Denis dramatik bir dil taşıyan üç eserle müzede yer alır. Yine Pierre Bonnard sekiz eser, Edouard Vuillard on dört eserle, Winslow Homer bir eserle ve Sir Lawrence Alma Tadema birer eser ile müzede temsil edilmektedirler.
Orsay Müzesi'nde Türk resim sanatından Osman Hamdi Bey'in 1903 tarihinde yaptığı "Çocuk Mezarlığında Yaşlı Adam" adlı ünlü eseride bulunuyor. Müzede 20. yüzyıl başlarını temsil eden Henri Matisse, Maurice de Vlaminck, Georges Braque, Andre Derain, Lovis Corinth gibi sanatçıların az da olsa resim örnekleri bulunur. Bugün 19. yüzyıl Batı sanatının başyapıtlarının sunulduğu müze Fransa için bir büyük kültür kaynağı olduğu kadar bütün dünya uluslararası sanat platformu için bulunmaz bir kaynak işlevi görmekte ve yeni yetişmekte olan kuşaklara içerdiği eşsiz sanat örnekleriyle eğitsel bir alan açıyor adeta.
Avrupa'nın kültür başkentinin hikayesi tam ortasından geçen nehirle başlıyor.Fakat siz hikayenin gerisini bilmeden de Paris'e gelebilirsiniz. Paris zaten kendini bütün güzellikleri ile size sunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder