Uzak ve egzotik
Güney Asya, Asya kıtasının güney
bölgesinde yer alıyor. Neredeyse toplam nüfusun 5 ‘te 1’inin bu bölgede
yaşadığı söylenmekte. Son araştırmalara göre, son 30 yılda nüfusun üç
katına çıktığı söyleniyor. Bununla birlikte, Güney Asya, etnik olarak
çeşitlilik göstermekte ve neredeyse 30’dan fazla dil konuşulmaktaymış.
Bildiğimiz en popüler Güney Asya ülkeleri arasında, Hindistan, Nepal,
Çin, Maldivler, Kuzey Kore, Singapur, Lahor, Japonya ve dünyanın ve
turistler arasında en popüleri olarak
bilinen bir diğer Güney Asya ülkesi ise Tayland.
Bangkok, Tayland Krallığının başkenti. Tay dilinde ki
kısaca adı Krung thep. Şuan nüfusu yaklaşık olarak 12 milyon civarlarında olduğu
söyleniyor. Eski adı Siyam olan da
bilinen ve 13. yüzyılda Çin kökenli Taylar tarafından kurulan Tayland
Krallığı Avrupalı devletlerin
egemenliğine girmemiş ve 19. yüzyıla kadar da Avrupalılarla ilişkilerini hep
uzak tutmuş. Fakat bugün ise tam tersi diyebiliriz. Batılı
turistlerin Güneydoğu Asya’yı en çok ziyaret ettiği ülkelerden birisi haline
gelmiş. Turizm, ülkenin en önemli gelir kaynaklarından birisi olarak
ilk sıralarda yer alıyor. Tayland aynı zamanda
tarihsel ve sanatsal güzellikleri, Budist tapınakları ve müzeleri nedeniyle de
turistlerin akınına uğruyor. Bangkok'a ’a gittiğinizde ilk
dikkatinizi çekecek şeylerden birbirisi çok fazla tapınağa sahip olmasıdır.
Bangkok bir Budist şehri ve Yaklaşık olarak 425 adet tapınak
bulunduğu söyleniyor. Tapınaklar Unesco tarafında da koruma altına
alınmış.
On iki ay boyunca sımsıcak olan ve
neredeyse hiç kış görmeyen şehir olan Tayland, dünyanın en ilgi çeken
ülkelerinden birisi. Ayrıca Thai dilinde '' Melekler Şehri '' anlamına da gelir. Geçtiğimiz aylarda yaptığım Bangkok seyahatimi
anlatarak bu şubat ayının soğuğundan biraz da olsa kurtulup içimizi
ısıtacağını düşünüyorum. Kış ayında yaz rüyası diyebiliriz... Bangkok gezim, tatlı mı tatlı rehberimiz Ayşe ile
buluşmamız ile başlıyor. Yaban
hayatı ve modern hayatın iç içe yaşandığı
dünyanın en güzel yerlerinden birisi Bangkok. Budist tapınakları ve bozulmamış
yemyeşil doğası ile en egzotik şehirlerarasında yer alıyor. Bangkok’a ilk
ayak bastığımda, sarımsak, biber, yoğun baharat kokulu yemeklere hazırdım. Otelimize yerleştikten sonra , kendimizi Bangkok'un kalabalık sokaklarına atıyoruz. Ben bu kadar çok insanı ve arabayı inanın İstanbul'da bile görmedim. Taksinin içinde yaklaşık olarak onbeş dakika ışığın yanması bekliyorsunuz. Ben ışığın hiç yanmayacağını düşündüm ve taksiciye sorduğumda , burada böyle dedi. Yani sizi siz olur , sabırla bekleyin demekten başka çarem yok açıkçası.
Bizim ilk durağımız en gösterişli olan
tapınak olan Wat Pho idi.
Etrafta turistten geçilmiyor, biraz bizim Eyüp Sultan havasında açıkçası.
Tapınağın özelliği, Bangkok'un önemli altı Budist tapınağından biri ve aynı
zamanda en eskisi ve en büyük olanı. Burayı ziyaret edenlerin ilk görmek
istedikleri ilk şey, 46 metre uzunluğunda 15 metre yüksekliğinde ki ünlü
'' Yatan Buda '' heykelinin burada olması. Yakından gerçekten muhteşem be
üç boyutlu gibi hissediyorsunuz. O kadar şaşalı ve büyük ki ,ayrıca altın
dan olması da çabası. Buranın bu kadar ünlü olmasının diğer bir özelliği,
Tay Masajı da dâhil olmak üzere gelenekle sel Tay Tıp teknikleri eğitimlerinin
de burada veriliyor olmasıymış. Tapınağa girerken, tıpkı bizde olduğu gibi
kapalı giyinmeniz gerekiyor ve ayakkabılarınızı çıkarıyorsunuz.
Wat Pho 'da her yerde altın kaplamalı Budist heykellerini görebilirsiniz. Ayrıca içeride , ibadetlerin yapıldığı
bir küçük tapınak daha bulunuyor. Üstünde bir Buda'nın oturduğu bu yer, özellikle yerel halkın , dua ettiğini
bir tapınak olarak biliniyormuş. İçeri girdiğimde güneş gibi sarı ve altın kaplama olan anıt açıkçası çok dikkat
çekiciydi.
İklim -Hava
Bangkok’a gezi ve tatil amaçlı gitmeyi düşünüyorsanız, kasım-Şubat aylarında kuru bir hava söz konusu. Yaklaşık olarak hava sıcaklığı, 20-31 C civarlarında yani ideal bir zaman dilimi diyebiliriz. Bununla birlikte, Mart-Mayıs arası sıcak bir havaya sahip oluyor, 25-35 C civarlarında. Tatil için güzel bir zaman diyebiliriz. Haziran-Ekim ayları ise, nemli ve sıcak bir havaya sahip oluyor.
Benim heyecanla en çok gitmeyi ve görmeyi istediğim
yerlerden birisiydi yüzen çarşı. Bence her insanın hayatında görmesi
gereken yerlerden birisi floating market ( yüzen çarşı ) . Yüzen çarşı,
Bangkok’a yaklaşık olarak 100 km dışında Nakhon Pathom şehri yakınlarında. Biz
ulaşımımızı otobüsle sağladık, ancak araba kiralayıp
ta gidebilirsiniz. Yüzen çarşıya vardığımızda, önce küçük motorlara binip,
yaklaşık olarak 15 dk bir yolculuk sonrasında varıyoruz. Yolda giderken,
etrafta su üstünde ki evleri, görünce insanlar bu evlerde nasıl hayatlarını
sürdürebiliyorlar diye de düşünmedim değil. Floating Market'e vardığımızda , etrafta sebze , meyve , balık , hediyelik eşya satan kayıklara rastlıyorsunuz. Dünyanın hiç bir yerinde bu görselliği yakalayacağımız bir yer daha yoktur diye düşünüyorum. Fotoğraf çekmeyi sevenler için , kaçırılamayacak bir yer.
Gezinti yaptığınız motorlar
kanalları tek tek geziyor. Ve dükkânlardan da alış veriş yapma şansınız
bulunuyor. Özellikle motorlarda bayanların sattığı meyvelerden mutlaka
yemelisiniz. Sadece uzak doğuda yetişen tropik meyveleri başka hiç bir yerde bu
tadı bulamazsınız. Bizim ülkemize de geliyor, fakat inanın aynı tadı
vermiyor. Ben mangonun bu kadar lezzetli ve yoğun aramolusunu orada tattım. Özellikle Asia kadınları dikkatimi çekti . Duruşları çok zarif ve mesafelilerdi ve kıfafetleride bir o kadar güzeldi.Tay Yemekleri
Bangkok’da daha çok yiyeceklerin başında balık ve deniz ürünleri geliyor. Bu mutfağı diğer mutfaklardan ayıran, yemeklerin içine katılan, genellikle Hindistan cevizi ve acı baharatlardan hazırlanan farklı lezzetlerdeki soslar. Bangkok’a bir akşam sea foof restaurant'ta yedik . Burası daha çok turistlere yönelik bir yer diyebilirim. Deniz ürünlerinden oluşan bir marketi düşünün ve istediğiniz balığı seçip kasada ücretini ödedikten sonra, pişirmeye gönderiyorsunuz. Pişirme ücretini de ayrıca ödüyorsunuz. Yaklaşık olarak pişirme ve alışverişiniz dâhil iki kişi 2500 Baht civarlarında tutuyor. Bu tabi yediğiniz ürünlerle göre değişiklik gösteriyor. Değer mi derseniz lezzet olarak gayet taze ve lezzetliydi. Denemenizi tavsiye ederim. Yemekten sonra ki durağımız , gece pazarı oldu. Burası Bangkok'un meşhur pazarları arasındaymış. Pazarda en çok dikkatimi çeken , saatler, hediyelik eşyalar , kıyafetler oldu. Hediyelik dükkanların birinde karşıma çıkan bu Buda heykeli açıkçası beni benden almıştı. Yakından baktığınızda gerçekten insandan farkı yoktu. Gittiğinizde bu Buda’lardan almadan dönmeyin derim.
Eğer güzel bir akşam yemeği yemek isterseniz tavsiye edebileceğim yer La Shangri Hotel .Akşamları saat 19.30 -21.00 arası açık büfe yemek servisi veriyor. Eğer açık büfe yemek istemezseniz normal yemek de alabiliyorsunuz. Fakat ben açık büfe almanızı tavsiye ederim. Çünkü aklınıza gelebilecek bütün dünya mutfak yemeklerini bulabilirsiniz. Benim en çok tercih ettiğim sushi'ler oldu. Hepsi çok tazeydi.
Bangok gezimin bana çok şeyler kattığını söyleyebilirim. Kültürleri , yaşam tarzları , insanları , her şeyin bu kadar ucuz olması. Demek ki insan böyle de yaşayabiliyormuş dedim. Kafamızda bazen hayatı çok kalıplı yaşıyoruz , fakat bu kalıplar olmadan da yaşayabileceğimizi öğrendim.
* Fotoğraflar kafeinligezgin'in kendi çektiği fotoğraflardır. İzinsiz kullanılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder