11 Eylül, 2015

Patmos | Bir Ada Hikayesi

Sessizlik, düzen, huzur ve güven insanı kendini en iyi hissettiren bu kilit kelimeler lafta kalmıyor bu adada. Deyim yerindeyse insanlarla bir anlaşması var gibi. Müthiş binaların dizilimi olduğu sokakların da acelesi yok. Her şey dozunda, sakin ve yolunda. Ada, hem mütevazı hem de biraz kibirli. 




En çok merak ettiğim adalardan biriydi Patmos. Daha önceki yıllarda  Santorini, Mikonos, Simi, Sakız adalarını görmüştüm fakat Patmos'un farklı bir çekiciliği vardı benim için. Hem Hristiyanlığın ikinci Efes'i sayılması, hem de adanın Romalılar, Osmanlılar daha sonrada İtalyanlar tarafından işgal edilmesi beni cezbediyordu. Ve sonunda geçen ay ( Ağustos 2015 ) 'de rotamı çizip Patmos hayalimi gerçekleştirmiş oldum. Kendinizi bulmaksa amaç ve birazda sakinlik ve huzur doğru adresin yeri Patmos'dur benim görüşüm. İlk durağımız Kos adası, buradan  Blue Star Ferries ile aktarma ile yaklaşık 2,5 saatlik bir feribot yolculuğundan sonra Patmos'a ulaşıyorum. 

Patmos'a feribot ile yaklaşırken ilk dikkatimi çeken bembeyaz boyanmış evleri, güzel bir liman ( Skala) , kayalıkların tepesinde konmuş bir kale görünümünde olan manastır ve etrafını saran uçuruma asılmış bir köy ( Chora )dikkatimi çekiyor. Feribottan indikten sonra hemen karşınızda duran bina İtalyan Hükumet Konağı. İtalyan komutan Mario Lag'nun emriyle 1932 yılında Gümrük ve Postane bir çatı altında toplamak için inşa edilmiş.
Skalanın merkez meydanının da bulunan bina, On iki Adalar'daki İtalyan hükümdarlığı döneminin ( 1912-1943) tipik mimari anıtı olarak gösteriliyormuş.Günümüzde de Patmos Polis bölümü gümrük, posta ve çeşitli kamu hizmetleri için faaliyet gösteriyormuş. Limandan (Skala) ayrılıp otelimizi doğru yola koyuluyoruz. Çok fazla yürümemize gerek kalmadan Skala Hotel'i bulup yerleşiyoruz. Otelimiz tam merkezde ve her yere yürüme mesafesindeydi. 

Patmos, Yunanistan'ın küçük fakat en zengin adalarından biri. Yaklaşık olarak 3.045 nüfusa sahip. Küçük ve kolay keşfedilebilir bir ada olduğundan acele etmemize gerek yok diye düşünüp, yavaş yavaş gezmeye başlıyoruz. Kübik formlarında, Kiklad mimari izlerini taşıyan beyaz boyalı kireç evleri, turkuaz, su yeşili gibi doğal renklerle boyalı evleri. Hristiyan âlemi için önemli bir ada olan Patmos’ta deniz ve toprağın hükümdarlığın sürdüğünü çok net görebilirsiniz. Patmos'un geçmişi 5.yüzyıla kadar uzanır. MS 95 yılında Milet’den Patmos’a sürgün olarak gelen ilahiyatçı Aziz İoannis Teolog’un Vahiy Mağarasında aynı adı taşıyan kutsal kitabı yazarak, Hristiyanlığı vaaz ederek ve Hristiyanları vaftiz ederek, bu adanın tarihini her şey ile ilgili olarak belirleyerek ve değiştirerek iki yıl adada kalır. Ada üç bölümden oluşuyor. Chora, Skala, Kampos. Biz ilk önce Chora bölgesine gitmeye karar veriyoruz. Limandan kalkan otobüslere binip Chora'ya ulaşıyoruz. Yolda, dağların arasından geçerken okaliptüs ağaçlarını ve manzarayı görüp aşık oluyoruz ve denizin maviliğine dalıyoruz. 
Otobüs bizi belli bir yere bıraktıktan sonra, Chora'ya yani eski şehir'e doğru yürümeye başladık. Patmos'un tepesinde yer alan Chora, daracık taş sokakları, beyaz badanalı evleri ve mavi kapılarıyla çok şık görünüyorlardı. 1999'dan beri UNESCO Dünya miras eseri olarak olarak kabul edilmiş ve adanın şuan ki Başkenti konumunda. Skala bölgesinden 4 kilometrelik bir mesafede. Chora, Bizans Aziz Teolog'un Manastırı surların aşağısına inşa edilmiş, kaynaklandığı Ortaçağ beldenin mimari özellikleri bugüne kadar gelmiş. Genişliği 1.5 metreye kadar olan dar, dolambaçlı sokaklar, muhteşem konaklar ve birbirleriyle ilişen alçak evler, yer üstü bir yol yaratan yüksel avlu duvarları ve düz bacalar dikkatinizi çarpan özelliklerden. Bol çiçekli elvan avlular gizleyen basit çizgiler ve göz kamaştırıcı beyazlıkta.  Birçok mağazaya ve sanat galerilerine rastlayabilirsiniz. Bir önceki yazımda bir galeriden bahsetmiştim .http://bit.ly/1K27V6D
Chora'dan yukarı çıktığımızda yol bizi artık Aziz İoannis Teolog Kutsal Manastırına ( St.John ) Manastırına getirmişti. Hristiyanlar için son derece önemli olan bu manastır aynı zamanda UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Bu manastır Yunan Ortodoks hac merkezlerini temsil eder. Chora'nın tepesinde inşa edilmiş Manastır bütün adayı kucaklamış gibi koruyor sanki.  Girişteki avlu çakıl taşı mozaiklerle kaplı, tam ortada, eskiden şarap şimdi suyun saklandığı bir sarnıç bulunuyor. Sarnıcın üzerinde ve duvar kenarlarında parlatılan, temizlenen kandiller ve halılar görüyoruz. Soldaki ana kiliseye giriş dört kemerli, arkadaki duvarda yer alan freskolar  Agios İoannes’in mucizelerini anlatıyor. Alttakiler 19.yy’a üsttekiler ise  17. yy’a ait kemer üstlerinde, aralarda canlı renklerini hala koruyan inci konuları var. Tüm manastırda 10 adet şapel bulunuyor.

Hristiyanlıktaki kutsal üçlemeye son derece uygun bir üçlü kemer içine çanlar bulunuyor. Manastır çevresinde ki ilk yerleşimler manastırın kuruluşundan hemen 50 yıl sonra başlıyor ama bugün yoğun olarak batıda yer olan Chora evleri 1453 de İstanbul’un fethinden sonra bu adaya göç eden kibar ve kültürlü ‘’ Konstantinopolis’leler tarafından yapılıyor, bu mahalleye ‘’ Allotini’’ gelip geçenler deniyor. Manastırı gezdikten sonra,  Skala ve Chora arasındaki tepede yerleşmiş olan Vahiy Kutsal Mağarasına gidiyoruz. Sadece Patmos’un değil, bütün Hristiyanlığın odak noktalarından birisi bu mağra. M.S. 95’te bu mağara, Efesos’ta Tanrı’nın sözünü ilan ettiği için, İmparator Domitianos tarafından cezalandırılen ve Patmos’ta sürülen İsa’nın en sevdiği öğrencisi, İoannis’in sığınağıymış.. İoannis”in kendi ifadesine göre, zor zamanlarda sürgün ve yenilmiş biri veya sıyasi tutuklu olarak değil, “manevi görevde” sürgün olarak ve Patmos’ta sürülen İsa’nın en sevdiği öğrencisi, İoannis’in sığınağıymış.. İoannis”in kendi ifadesine göre, zor zamanlarda sürgün ve yenilmiş biri veya sıyasi tutuklu olarak değil, “manevi görevde” sürgün olarak ve Tanrı’nın Sözünü ve Özünü yaymaya devam ederek Patmos’a gelmiş. Kitabın girişinde kendi İncil Yazarı “Ben İoannis,Tanrı’nın Vaazı ve İsa”nın Tanıklığı için Patmos olarak ünlenen adaya geldim. Pazar gününde Tanrı’nın Ruhunu duyarak vecde geldim ve boru gibi bir ses duydum: Göreceklerini kitaba yaz ve yedi kiliseye yolla ” diye ifade etmektedir. Ve İncil'in bir bölümünün burada yazıldığına inanılıyor. 

Chora'dan sonra ki planımız güzel bir plaja gitmekti. Ada'da bir çok plaj bulunuyor. Bizim ilk tercihimiz Grikos Plajı oldu. Bu koyda göle benzeyen küçük çakıllı ve kumlu bir sahili var. Skala'ya. km bir mesafede bulunuyor.  Adanın en hareketleri plajı Agrio Livadi. Burası lokantaları, ve barları ile ünlü bir plaj. Kambos plajları adanın en popüler ve kalabalık plajları arasında. Fazla kalabalık olsun istemiyorsanız Livadi Geranou koyu'na gidebilirsiniz. Meloi plajı ise şıkır şıkır.

Patmos yemek konusunda açıkçası çok bonkör. En güzel yemekler, Skala bölgesinde ki restoranalar da yenir diye düşünüyorum. Bizim ilk tercihimiz Pantelis Restaurant oldu. Kalamar, ahtapot, çıtır karides ve en son balığımızla ve servisiyle bizi mutlu etti. Bunun yanında, Ostria restaurant Pantelis kadar iyi olmasada denilebilir. Diakofti, Gorgones ,Veggera, Tzivaeri diğer güzel restoranları. 
Patmos' ulaşım feribotlarla sağlanıyor. Bodrum'dan Kos adasına geçip, Blue Star Feribot ya da Superfast kullanabilirsiniz.

Not: Bütün fotoğraflar Kafeinligezgin'in kendi fotoğraflarıdır, alıntı değildir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder