Leonardo Di Caprio'nun
kumsalı varsa James Bond'un neyi eksik?
Phuket'te Andaman
Denizi'nde uçsuz bucaksız gezerken bu kez yolumuz, Phuket Körfezi'nin
derinliklerinde bulunan ünlü James Bond Adasına düşüyor. Adanın gerçek
ismi Khao Tapu ya da James Bond
Adası olarak biliniyor, Phanga Nga körfezin de bulunuyor.
Körfez, Andaman
Denizi’nden yaklaşık olarak 70 kilometre içerisinde kalıyor. Açık
denize yakın bölümlerde büyüleyici kumsallara, kanyon gibi koylara sahip
büyük adalar yer alıyor. İçerilere girdikçe, denizden bir sütun gibi 20-30
metre yükselen adacıklar görülüyor. Kireçtaşından adacıkların bazıları sadece
tepesi ağaç kaplı kaya sütunları. Eğimli olarak aşağıya inenleri ise denize
kadar sık makiliklerle, ağaçlarla örtülü. Zümrüt yeşili renkleri çok uzaklardan
seçiliyor. Tayland’ın
gözbebeği adalarından bir tanesi olan Ko Tapu lunuyoadası, monolith (dik) bir
yüzey şeklinden oluşmuş. Adanın her yerinde uzun-dik kayalar bulunuyor. Bu
dik kayalar Khao Phing Kan ismiyle biliniyormuş.
Phuket’in en popüler günübirlik tur alanlarından biri, doğusundaki Puket Körfezi. Phi Pihi ve James Bond Adası, Maymunlar Sahili, Leonardo DiCaprio’nun kumsalı, meşhur kuş yuvası çorbası için kırlangıç yuvalarının toplandığı Viking Mağarası, kano turlarının düzenlendiği koylar, dalgıçları cezbeden sualtı mağaraları hep burada. Adanın bu kadar ünlü olmasının sebebi 1974’te Altın Tabancalı Adam sinema filmiyle beraber ada dünyaya daha iyi tanıtılmış, o yıldan sonra adaya turistlerin akın etmesiyle bir anada ünlenmiş.
James
Bond adası asıl ününe 1974 yapımı bir Guy Hamilton yapımı olan "The Man
With The Golden Gun" filmi ile kavuşmuş.. Phuket'in
bu bölgesinde çekilen tek film bu değil tabi. Kano gezintisi sırasında
dolaştığımız korkutucu güzellikteki Tum Talu bölgesinde de "Good Morning Vietnam"
filmi çekilmiş. Phang Na koyunda çekilen bir başka film de serinin on
sekizinci filmi olan bir Bond klasiği '' Tomorrow Newer Dies''
Ada'da denizin rengi sizi cezbetmede, maalesef su biraz bulanık, bu yüzden ada da denize giren kimseyi göremiyorsunuz.
James Bond adasından sonra ki durağımız ise, Kano
gezisi yapılan yer olan Tum Talu bölgesi. Yaklaşık olarak 15 dakikalık bir
yolculuk sonrası buraya ulaşıyoruz. Adaya gelen turistler, daha sonra mutlaka
buraya uğrayıp, kana turlarına katılıyorlar. Bizde bir kano kiralayıp, yaklaşık
olarak 30 dakika süren gezimizde, mağaraların içine girerek içerisini keyfetme
şansımız oldu.
Kano gezimizi yaptıktan sonra, öğle yemeğimiz
için Panye köyündeyiz. Panye köyü
tamamen kayıklar üzerine kurulmuş sıra dışı bir yer. Günübirlik turlar yapan
teknelere öğle yemeği vererek hayatlarını geçindiriyorlarmış. Burası 400 kişilik
bir Müslüman köyü ve burası tamamen sular üzerine kurulmuş bir yüzer köy
diyebiliriz. Sadece camileri ve su kuyularının karada olduğunu
öğrendim. İlk bakışta gerçekten bir yoksulluk görüyorsunuz. İnsanların o
şartlarda nasıl yaşadığını görünce içiniz acıyor. Bu şekilde yaşamayı insanlar
hak ediyor mu diye düşünüyorsunuz? Yüksek uçurumlarla çevrili adanın,
köylülere denizde yaşamaktan başka çare bırakmadığını düşünebilirsiniz. Fakat
kazıkların bu şekilde olmasının bir sebebi var . 18'inci yüzyıllarda Java'dan
gelen iki fakir Müslüman balıkçı ailesi krala vergi vermemek için deniz
üzerinde kalmışlar. Bugün yaklaşık olarak 350 ailenin yaşadığı 1600 nüfuslu bir
yerleşim haline gelmiş. Öğlen vakti yaklaşınca köyün önünde ki rıhtıma
sıra sıra turist taşıyan tekneler yanaşıyor. Turistlere pilav, balık, tavuk ve
salatadan oluşan menüler ikram ediliyor.
Yemeğimizi yedikten sonra, biraz Panye'yi gezmek için iç kısma doğru
gidiyoruz. İç kısımları olmayan zemini muşamba kaplı evler, kapılara bağlanmış
tekneler, saksılardan sarkan begonviller, pencerelere asılı tahta kafesteki kuşlar evlerin
arasında oynayan temiz giyimli çocuklar, köyün manavı, bakkalı. Yemekler evin önünde, yere oturulup,
komşularla sohbet ederken, elle yeniyor. Günlük hayatı çekip çevirenler hep kadınlar.
Kahvede TV seyreden,restoranların kasasında duran birkaç kişi sayılmazsa ortada hiç erkek
yok. Erkekler turist teknelerinde çalışıyor. Köyün
en sıra dışı yapısı camisi. İnşaatı devam ederken bir yandan ibadete
açılan iki katlı turkuaz rengi yapının tüm yüzeyleri mozaik kaplı Altın
izlenimi veren taşların pırıltısı çok
uzaklardan görülüyor.
Bir yanında
James Bond Adası, diğer yanında cennet gibi ormanlar,uçsuz bucaksız
bereketli bir deniz, sürekli gelir sağlayan yoğun bir turist trafiği. Büyük
şehirlerden yorulanlar için cazip bir yaşam gibi görünse de mahrumiyet bölgesinde
yaşamanın zor olduğunu bir gerçek. Özellikle muson döneminde fırtınalar
ulaşımı aksatıyormuş, turist trafiğini da kesiliyormuş.Yaşamak için olmasa bile görmeye değer bir ada Ko Panye ve yanıbaşında ki köy.
Nasıl gidebilirim derseniz ; Ko Kaeo sahilindeki Royal Marina’dan 20 kişilik güçlü sürat motorlarıyla Puket
Körfezi’nde düzenlenen turların rotaları talebe göre değişiyor. Sadece Phi Phi sahillerini görmeye yönelik yarım günlük turların kişi başı
fiyatları 200 TL civarında, tüm körfezi tek seferde görmek isterseniz ve tek
başınıza motor kiralarsanız 1500 TL’yi gözden çıkarmak gerekiyor. Krabi ve
Puket kentlerinden Phi Phi’ye tarifeli gemi seferlerinde ise biletler 20-40 TL
arasında.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder